Tabuttaki son çivi, ahlaki çöküş…
Batı medeniyetinin kırılgan yanları var.
Mesela nüfusları yaşlanıyor, işgücü ithal ederek sistemlerini ayakta tutuyorlar.
Demokratik rejimleri çözüm değil sorun üreten bir hale döndü.
ABD, kürtaj-LGBT hakları gibi konularda ikiye bölünmüş durumda, birlikten ayrılmak isteyen eyalet sayısı artıyor.
Avrupa’da aşırı sağın yükselişi durdurulamıyor.
Küresel salgın sırasında görüldü ki, sanayi üretimini uzak coğrafyalara kaydırma kararı tedarik zincirlerini kırıyormuş.
Avrupa, Rusya-Ukrayna Savaşı sırasında hem enerji bağımlılığı hem de savunmadaki güçsüzlüğüyle yüzleşti.
Batı geçmişte de buna benzer sorunlar yaşamıştı ama bu kez durum farklı.
Soğuk Savaş döneminde Batı’nın Doğu’ya karşı üstünlüğünün ana sebebi sağladığı özgürlük ortamıydı.
Engizisyon karanlığından üniversitelerle çıkan Batı’nın kampüslerinde artık İsrail’i protesto etmek yasak.
1968 Baharı’nın başladığı Paris’te Filistin’e destek gösterileri tamamen yasaklanmış durumda.
Almanya’yı ikiye bölen Berlin Duvarı’na utanç duvarı denilirdi, şimdi tek bir Almanya var ve geçmişte yaptıkları soykırım yüzünden İsrail’in soykırımına destek oluyorlar, son Refah Katliamı içinse ses çıkarmama politikası izliyorlar.
Batı kendi değerlerinin o kadar dışına çıktı ki, Putin rejiminde yaşamak istemediği için Avrupa’ya giden Ruslar, gördükleri ayrımcılıktan sonra şimdi Rus milliyetçisi olarak ülkelerine dönüyorlar.
Batı sanatını güçlendiren özgürlük ortamı gitti, dünyanın en saygın opera sanatçılarının Rusya vatandaşı oldukları için sahne bulamadıkları bir döneme girdik. Adını net olarak koymamız lazım, Avrupa bir kez daha Orta çağ karanlığına dönüyor.
Bu ahlaki çöküşün öncülüğünü de “İsrail kırmızı çizgiyi aşmadı» diyebilen, diplomatları bomba üzerine katliam notları yazan ABD yapıyor…
Kemal Kılıçdaroğlu parti kurmalı
CHP’nin Eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu siyasi iddiasından vazgeçmeyecek gibi duruyor.
Bu iddiayı ortaya koyarken de bizim bildiğimizden farklı bir tarihçe anlatıyor.
Mesela “Cumhurbaşkanı adayı olmayı ben istemedim” açıklamasıyla, İYİ Parti Eski Genel Başkanı Meral Akşener’in masadan kalkıp, geri oturduğu süreçte yaşananlar taban tabana zıt.
Bu kadar iddialı ve kendini başarılı gören bir siyasetçi olarak Kemal Kılıçdaroğlu parti kurmalı.
Kılıçdaroğlu’nun ortaya koyduğu tabloya bakacak olursak CHP’deki “hain”ler hariç herkes genel başkanlığını başarılı buluyor.
Kemal Bey, böyle bir parti kurarsa, CHP’den alacağı kadrolar, sağ partilerden CHP’nin en önemli koltuklarına oturttuğu isimler, Abdullah Gül referansıyla genel başkan yardımcısı yaptığı kişiler ve Anayasa önerilerinde “Türk vatandaşı” yerine “Türkiye yurttaşı” demeyi tercih eden 10 Aralık Harekâtı’ndan isimlerle beraber geçmişte olduğu gibi başarıdan başarıya koşabilir.
31 Mart seçimlerinde binde 7’lik sonucun ardından “Şahsi oyum, partimin oyunun üzerinde” diyen Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu kendisine seve seve rehberlik edecektir.